Öncelikle bu satırları okuyan herkese içten bir teşekkür ile sözlerime başlamak istiyorum.
30 sene önce peşine düştüğümüz bir hayalin nasıl gerçeğe dönüştüğüne şahit olarak, büyük bir gurur ve mutluluk içinde satırlarımı kaleme alıyorum.
1970’li yıllarda başladığım havacılık kariyerimde, o yılların teknolojik imkanları ile günümüzde bile halen varlığını sürdüren müthiş bir havacılık teknolojisiyle tanışmak, yapılabilirlikler konusunda en büyük ilham kaynağım oldu.
Dünyanın dört bir yanında kurulmuş veri ağları ile çalışan sistemler…
90’lı yıllarda teknolojinin geldiği noktada, bizlerin bilgi birikimi ve vizyoner bakışıyla, artık bir yenilenmeye gerek var dedik ve Türkiye’nin yetiştirdiği güzide gençleri ile “Türkiye’de dijital dönüşümü biz yaparız” cümlesini cesurca kurduk.
Kendimize olan inancımız o kadar büyüktü ki, Türkiye’den çıkan bir teknolojinin, sektördeki bilinmişlikleri yıkıp, yeni kalıplar yaratacağına emindik. Dünya havacılığını da etkileyeceğine inandığımız bu dönüşümü, topraklarımıza ait bir değer ile lanse etmek istedik. Tarihin gelmiş geçmiş en kadim uygarlıklarından olan Hitit’liler, devrimci, kendine özgü karakter yapısı ve dünyaya armağan ettikleri ilkler ile bize ilham verdi.
Hitit uygarlığının sembolü olan ve logomuza koyduğumuz Hitit Güneşimizle şimdi altı kıtayı teknolojimiz vasıtasıyla ısıtıyoruz. Sayıları 500’ü bulan, aralarında sektörde önemli deneyimleri olan danışmanlarımız, mühendislerimiz, havacılığa gönül vermis ekibimizle birlikte çetin mücadelelerle dolu ama bir o kadar da keyifli bu yolu yürümekten her zaman gurur duydum.
Sadakat sistemleri ile başlayan yolculuğumuz, bugün altı kıtada 70’i aşkın Partnerimizin dahil olduğu harika bir ekosistem olarak yoluna devam ediyor.
Bu yolculukta Hitit’e güven duyan, katılan, yolumuzun kesiştiği ve kader birliği yaptığımız herkese teşekkür etmek istiyorum.
30 yıl bize yetmedi, daha nice 30 yıllara, her birlikte ve güvenle…