Teknoloji, ulaşmak istediğimiz nihai son ve içinde bulunduğumuz zor koşullardan çıkmak için hayal gücü, yetenek ve iş birliği unsurlarının bir araya gelmesi ile gelişir. Pandemi öncesi kargo trafiğinin yükselen bir trend içinde olduğunu biliyoruz. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) raporları hava kargonun önümüzdeki 10 yıl içinde 2019 rakamlarına kıyasla büyüme hızı içinde olacağına vurgu yapıyordu ta ki pandemi 2020’nin ilk aylarında kapımızı çalana kadar… Pandeminin yarattığı kaos ortamı içinde büyük bir bilinmezlik içinde savrulurken, odağına insanı ve hizmeti alan birçok sektör 2020 içinde var olma savaşı verdi. Faaliyet gösterdiğimiz havacılık sektörü de bu karmaşadan nasibini aldı. Ardı arkasına kesilmeyen sınırların kapanması ve uçuş yasakları insan mobilitesini minimize etti. Kaderin bir cilvesi olarak tanımlayabileceğimiz olaylar neticesinde rakamları mercek altına alırsak, tabloyu çok daha net okuyabiliriz: Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO)’nün rakamlarına göre 2020 yılında dünya genelinde taşınan yolcu sayısı %60 azaldı. Bu rakam dış hat yolcu trafiğinde 2019 rakamlarına göre yaklaşık % 75’lik bir azalma anlamına geliyor. Havacılık sektörünü taşınan yolcu bakımından yaklaşık 20 yıl geriye götüren Covid-19 pandemisi diğer taraftan da kargoya olan insani ihtiyacın her zamankinden fazla olmasına yol açtı.
Tıbbi malzeme ve aşı sevkiyatının yanısıra e-ticaretteki dikkat çekici büyüme gözleri hava kargoya çevirdi. İşte koşulların ve ihtiyaçların bir araya gelmesi ve bunun iş birliği ile pekiştirilmesi kargoda dijital süreçlere hız kazandırdı. Pandemi öncesi hava kargonun dijitalleşme ile daha müşteri merkezli bir yapıya dönüştürülmesine yönelik atılan adımların, pandeminin ortaya çıkarttığı koşullarla daha da somutlaştığını görüyoruz.
Kalabalık tedarik zinciri ve eski teknolojiler
Lakin bunun kolay olmayacağı ve dijital dönüşüm sürecinin kargo sektörü açısından zorlayıcı tarafları olduğu malum. Akıllı teknolojileri kargoya entegre etmenin en temel sorunu, tedarik zincirinde çok fazla oyuncunun olmasıdır. Her bir tedarik zinciri üyesinin aynı dili konuşması gerekliliği dijitalleşme yolunda aşılması gereken büyük bir engel olarak karşımıza çıkmakta. Öte yandan sektördeki çok büyük firmaların bile halen eski teknolojilerle iş yaptığı ve on yılları kapsayan bu iş yapma alışkanlığına, çok büyük boyutlara ulaşan verilerin transferi sorununun da eklenmesi dijitalleşmeyi çok istenen ama biraz da geciktirilen bir gerçeklik haline dönüştürdü.
Pandemi koşulları ise bu atıl atmosferden çıkılmasını adeta bir gereklilik haline getirdi. Covid-19 öncesi IATA’nın başlattığı ve hava kargo süreçlerini daha kolay, daha akıllı ve daha hızlı yapmayı amaçlayan StB Kargo projesi, gene IATA’nın EPIC platformunu hayata geçirmesiyle çok daha ayakları yere basan ve sektörün aynı dili konuşmasını sağlayan bir forma kavuşturdu. Gururla ifade etmek isterim ki Hitit her iki inisiyatifin de içinde bulunan ilk küresel teknoloji firmaları arasındadır. Küresel çapta sektörün dijital dönüşümünün önünü açan ve kendi gelişim yolculuğunda önemli dönüm noktalarını oluşturan birçok yenilikçi gelişmeye imza atan Hitit, 2019 yılında ticari hale getirdiği hava kargo yazılım çözümleri şu anda yurt dışına ihraç ettiğimiz teknolojilerimiz arasında yerini aldı.
Biz hazırız…
Havacılık deyince akla sadece tarifeli uçuşlarının geldiği dönemleri gerimizde bıraktık. Kargo artık havacılık endüstrisinin önemli bir oyuncusudur ve dijital teknolojileri kucaklamaya hazır. Hitit de “one-stop shop” yani tek noktadan bütünlüklü hizmet anlayışı ile sunduğu yazılım çözümlerine artık kargo teknolojilerini de ekledi. Crane CGO (Rezervasyon ve Kargo Hizmetleri) ve Crane DOM (Yerel Kargo Hizmetleri) isimli uyumlu, modüler ve ölçeklenebilir yazılım çözümleri ile Hitit, hava kargonun yaşadığı bu dijital dönüşümün en güçlü küresel markalardan biri olmaya adaydır.